14/01/2010, 18:31
Alıntı: “Hak Muhammed Ali” tabiri anlam itibariyle Muhammed ve Ali haktır demektir. Yani Muhammed (a.s.m.) Allah’ın hak peygamberidir Ali (r.a.) de evliyaların şâhıdır anlamında söylenmektedir. Bu mana haktır doğrudur isabetlidir; bunun böyle olduğunu kabul etmeyen hiçbir akl-ı selim sahibi kimse yoktur. Yalnız Aleviler değil cümle Müslümanlar Muhammed’in (a.s.m.) peygamber olduğuna iman ettikleri gibi Ali’nin (r.a.) velâyetinin azamet ve yüceliğini inkâr etmemektedirler. Dolayısıyla bu tarz bir inanışın ne namaza ne camiye ne de İslâmiyet’e aykırı bir durumu söz konusu değildir ki camiye gitmenin bir sakıncası olsun? Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resûlü Ali evliyanın büyüğüdür demekte yanlış veya batıl hiçbir mana yoktur.......
anadolu aleviliğinde olmayan ama sonradan içimize giren ve bir kısım Alevilerin buna inanması sebebiyle birkaç noktaya temas etmek istiyoruz: “Muhammed’den sonra peygamber Ali’dir” yada “Ali bizim peygamberimizdir” manasında “Hak Muhammed Ali” tabirini kullanmak dinsizliğe kapı açmaktır. Zira Muhammed’den (a.s.m.) başka hiç kimse peygamber değildir o kapı Hz. Muhammed’den (a.s.m.) sonra kapanmıştır. İmanın ifadesi Allah’a imanla birlikte Muhammed’in (a.s.m.) risaletini de tasdik etmek demektir; onun yerine başka bir kişiyi koymak iman değil dalâlettir sapıklıktır. Bu düşünce içinde olan kişilerin camiye girmelerini sormak abestir manasızdır. Böyle kimseler camiye girmekle hiçbir şey kazanamayacakları gibi bin cami yaptırsalar da zarardan kurtulamazlar. Evvelâ itikatlarını düzeltmeleri imanlarını tashih etmeleri gerekir. Hem bu tarz bir düşünceye ne Alevilik meşrebinin ne de Hz. Ali’nin (r.a.) ihtiyacı yoktur. Bu çeşit muhabbet muhabbet değildir; Hz. Ali (r.a.) böyle sapıkça muhabbetten müberradır. Kesinlikle bilinmelidir ki Allah’ın kılıcı evliyanın şâhı olan Hz. Ali (r.a.) ne kadar mânevi ve maddi makam bulmuşsa hep Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sayesinde bulmuştur onun izini takip ederek hak ve hakikate uçmuştur.
O hâlde birinci manada “Hak Muhammed Ali” demekte bir beis yoktur lâkin ikinci mana son derece dehşetlidir iman ve itikadı o çeşit dalâletlerden temiz tutmak elzemdir.
Diğer yandan “camiye gitme” meselesi medar-ı niza olmuş bir başka meseledir. Alevilerin cami ile bir alıp veremedikleri yoktur. Esasen konunun namaz ile ilişkilendirilip “Aleviler namaz kılmaz” manasında bu iftirayı atmaktadırlar. Namaz meselesi ise sitemizde zaten detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Alevi müslümanların kendi kaynaklarında bu mesele etraflıca anlatılmış(buradan ulaşabilirsiniz) Alevi-bektaşi şeyhi Hacı Bektaş-ı Veli Sultanın Makalat isimli eserinde 4 kapı 40 makam mertebeleri kısmında 1. Kapı Şeriat’ın 3. Makamında bu mesele açıklıkla ortaya konulmuştur ki; Alevilik yolunda namaz olmazsa o yolda olmadığına delil olmuştur. Bu bakımdan Camiye gitmezler gibi bir tabir yersizdir. Müslümanların tüm haklarına sahip olmakla mesele söz konusu bile olamaz.