Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: “Hak Muhammed Ali” ne demektir?(alınt ı)
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Alıntı: “Hak Muhammed Ali” tabiri anlam itibariyle Muhammed ve Ali haktır demektir. Yani Muhammed (a.s.m.) Allah’ın hak peygamberidir Ali (r.a.) de evliyaların şâhıdır anlamında söylenmektedir. Bu mana haktır doğrudur isabetlidir; bunun böyle olduğunu kabul etmeyen hiçbir akl-ı selim sahibi kimse yoktur. Yalnız Aleviler değil cümle Müslümanlar Muhammed’in (a.s.m.) peygamber olduğuna iman ettikleri gibi Ali’nin (r.a.) velâyetinin azamet ve yüceliğini inkâr etmemektedirler. Dolayısıyla bu tarz bir inanışın ne namaza ne camiye ne de İslâmiyet’e aykırı bir durumu söz konusu değildir ki camiye gitmenin bir sakıncası olsun? Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resûlü Ali evliyanın büyüğüdür demekte yanlış veya batıl hiçbir mana yoktur.

anadolu aleviliğinde olmayan ama sonradan içimize giren ve bir kısım Alevilerin buna inanması sebebiyle birkaç noktaya temas etmek istiyoruz: “Muhammed’den sonra peygamber Ali’dir” yada “Ali bizim peygamberimizdir” manasında “Hak Muhammed Ali” tabirini kullanmak dinsizliğe kapı açmaktır. Zira Muhammed’den (a.s.m.) başka hiç kimse peygamber değildir o kapı Hz. Muhammed’den (a.s.m.) sonra kapanmıştır. İmanın ifadesi Allah’a imanla birlikte Muhammed’in (a.s.m.) risaletini de tasdik etmek demektir; onun yerine başka bir kişiyi koymak iman değil dalâlettir sapıklıktır. Bu düşünce içinde olan kişilerin camiye girmelerini sormak abestir manasızdır. Böyle kimseler camiye girmekle hiçbir şey kazanamayacakları gibi bin cami yaptırsalar da zarardan kurtulamazlar. Evvelâ itikatlarını düzeltmeleri imanlarını tashih etmeleri gerekir. Hem bu tarz bir düşünceye ne Alevilik meşrebinin ne de Hz. Ali’nin (r.a.) ihtiyacı yoktur. Bu çeşit muhabbet muhabbet değildir; Hz. Ali (r.a.) böyle sapıkça muhabbetten müberradır. Kesinlikle bilinmelidir ki Allah’ın kılıcı evliyanın şâhı olan Hz. Ali (r.a.) ne kadar mânevi ve maddi makam bulmuşsa hep Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sayesinde bulmuştur onun izini takip ederek hak ve hakikate uçmuştur.

O hâlde birinci manada “Hak Muhammed Ali” demekte bir beis yoktur lâkin ikinci mana son derece dehşetlidir iman ve itikadı o çeşit dalâletlerden temiz tutmak elzemdir.

Diğer yandan “camiye gitme” meselesi medar-ı niza olmuş bir başka meseledir. Alevilerin cami ile bir alıp veremedikleri yoktur. Esasen konunun namaz ile ilişkilendirilip “Aleviler namaz kılmaz” manasında bu iftirayı atmaktadırlar. Namaz meselesi ise sitemizde zaten detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Alevi müslümanların kendi kaynaklarında bu mesele etraflıca anlatılmış(buradan ulaşabilirsiniz) Alevi-bektaşi şeyhi Hacı Bektaş-ı Veli Sultanın Makalat isimli eserinde 4 kapı 40 makam mertebeleri kısmında 1. Kapı Şeriat’ın 3. Makamında bu mesele açıklıkla ortaya konulmuştur ki; Alevilik yolunda namaz olmazsa o yolda olmadığına delil olmuştur. Bu bakımdan Camiye gitmezler gibi bir tabir yersizdir. Müslümanların tüm haklarına sahip olmakla mesele söz konusu bile olamaz.

......
Alıntı:
[B]“Hak Muhammed Ali” tabiri anlam itibariyle Muhammed ve Ali haktır demektir. Yani Muhammed (a.s.m.) Allah’ın hak peygamberidir Ali (r.a.) de evliyaların şâhıdır anlamında söylenmektedir. Bu mana haktır doğrudur isabetlidir; bunun böyle olduğunu kabul etmeyen hiçbir akl-ı selim sahibi kimse yoktur. Yalnız Aleviler değil cümle Müslümanlar Muhammed’in (a.s.m.) peygamber olduğuna iman ettikleri gibi Ali’nin (r.a.) velâyetinin azamet ve yüceliğini inkâr etmemektedirler. Dolayısıyla bu tarz bir inanışın ne namaza ne camiye ne de İslâmiyet’e aykırı bir durumu söz konusu değildir ki camiye gitmenin bir sakıncası olsun? Muhammed (a.s.m.) Allah’ın resûlü Ali evliyanın büyüğüdür demekte yanlış veya batıl hiçbir mana yoktur.

anadolu aleviliğinde olmayan ama sonradan içimize giren ve bir kısım Alevilerin buna inanması sebebiyle birkaç noktaya temas etmek istiyoruz: “Muhammed’den sonra peygamber Ali’dir” yada “Ali bizim peygamberimizdir” manasında “Hak Muhammed Ali” tabirini kullanmak dinsizliğe kapı açmaktır. Zira Muhammed’den (a.s.m.) başka hiç kimse peygamber değildir o kapı Hz. Muhammed’den (a.s.m.) sonra kapanmıştır. İmanın ifadesi Allah’a imanla birlikte Muhammed’in (a.s.m.) risaletini de tasdik etmek demektir; onun yerine başka bir kişiyi koymak iman değil dalâlettir sapıklıktır. Bu düşünce içinde olan kişilerin camiye girmelerini sormak abestir manasızdır. Böyle kimseler camiye girmekle hiçbir şey kazanamayacakları gibi bin cami yaptırsalar da zarardan kurtulamazlar. Evvelâ itikatlarını düzeltmeleri imanlarını tashih etmeleri gerekir. Hem bu tarz bir düşünceye ne Alevilik meşrebinin ne de Hz. Ali’nin (r.a.) ihtiyacı yoktur. Bu çeşit muhabbet muhabbet değildir; Hz. Ali (r.a.) böyle sapıkça muhabbetten müberradır. Kesinlikle bilinmelidir ki Allah’ın kılıcı evliyanın şâhı olan Hz. Ali (r.a.) ne kadar mânevi ve maddi makam bulmuşsa hep Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sayesinde bulmuştur onun izini takip ederek hak ve hakikate uçmuştur.

O hâlde birinci manada “Hak Muhammed Ali” demekte bir beis yoktur lâkin ikinci mana son derece dehşetlidir iman ve itikadı o çeşit dalâletlerden temiz tutmak elzemdir.

Diğer yandan “camiye gitme” meselesi medar-ı niza olmuş bir başka meseledir. Alevilerin cami ile bir alıp veremedikleri yoktur. Esasen konunun namaz ile ilişkilendirilip “Aleviler namaz kılmaz” manasında bu iftirayı atmaktadırlar. Namaz meselesi ise sitemizde zaten detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Alevi müslümanların kendi kaynaklarında bu mesele etraflıca anlatılmış(buradan ulaşabilirsiniz) Alevi-bektaşi şeyhi Hacı Bektaş-ı Veli Sultanın Makalat isimli eserinde 4 kapı 40 makam mertebeleri kısmında 1. Kapı Şeriat’ın 3. Makamında bu mesele açıklıkla ortaya konulmuştur ki; Alevilik yolunda namaz olmazsa o yolda olmadığına delil olmuştur. Bu bakımdan Camiye gitmezler gibi bir tabir yersizdir. Müslümanların tüm haklarına sahip olmakla mesele söz konusu bile olamaz.
duslerforum.org [/B]
Hanımefendinin yazdıklarının Alevi inancıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yazdıklarının içeriği bugün Türkiye cumhuriyetini kuran Türk soyunun kadim inancına açık bir saldırıdır. Emperyalistlerin, sünnileştirmek yada en azından şiileştirmek vs gibi amaçlarına hizmettir. Tarih bilgisinden ve algısından yoksundur.
Çok basit bir mantığa dayanmaktadır.

Hak Muhammet Ali derken söylenen Muhammet ve Ali, Peygamber ve Halife Ali değildir. Muhammet evrensel aklı, Ali de ilmi temsil eder. O nedenledir ki Ali ilmin kapısıdır.

Gelelim 4 kapı 40 makam meselesine.

Bu konu Hünkarın Makalatında geçti diye yazılır çizilir. Makalatı ilk tercüme edip yayınladığını söyleyen kişi Es'ad Coşan dır. Bu zat Nakşi Şeyhi Coşan dır. Coşan Makalatın arapça olduğunu ve oradan tercüme ettiğini söyler. Ama makalatın orjinali ortada yoktur. Makalatla ilgi içerik bilgileri sağlam olmayan kaynaklardan derlemedir. Burada sorulması gereken soru şudur. 1. Coşan gerçekten böyle bir tercüme yaptıysa ne kadar tarafsız kalmıştır. 2. Hünkar arapça bir eser yazmış mıdır.
Sonra hünkar namaz kılıp oruç tutmuş mudur. Bu konuda Hünkarın çağdaşı Aşıkpazade nin yazdıkları asla göz ardı edilmemelidir.

Gelelim temel soruna. Neden illede bir islam dayatması vardır. Aleviler yüzlerce yıl kendi inanç ve geleneklerine sahiptir. O inancında bugünkü anlamda islamla ilgisi yoktur. Başta tanrı algısı İslamın dayattığı şekilde değildir. İbadet ve inanç temellerinde ki kavramlar bile farklıdır.
Bırakın bu insanlar binlerce yıldan bu yana biriktirerek, damıtarak elde ettikleri inançlarını sürdürsünler. Neden camii yi dayatıyorsunuz. Üstelik bunu yaparken de alevi kimliğine bürünüyorsunuz.
kocahaydar yazdı:Hanımefendinin yazdıklarının Alevi inancıyla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yazdıklarının içeriği bugün Türkiye cumhuriyetini kuran Türk soyunun kadim inancına açık bir saldırıdır. Emperyalistlerin, sünnileştirmek yada en azından şiileştirmek vs gibi amaçlarına hizmettir. Tarih bilgisinden ve algısından yoksundur.
Çok basit bir mantığa dayanmaktadır.

Hak Muhammet Ali derken söylenen Muhammet ve Ali, Peygamber ve Halife Ali değildir. Muhammet evrensel aklı, Ali de ilmi temsil eder. O nedenledir ki Ali ilmin kapısıdır.

Gelelim 4 kapı 40 makam meselesine.

Bu konu Hünkarın Makalatında geçti diye yazılır çizilir. Makalatı ilk tercüme edip yayınladığını söyleyen kişi Es'ad Coşan dır. Bu zat Nakşi Şeyhi Coşan dır. Coşan Makalatın arapça olduğunu ve oradan tercüme ettiğini söyler. Ama makalatın orjinali ortada yoktur. Makalatla ilgi içerik bilgileri sağlam olmayan kaynaklardan derlemedir. Burada sorulması gereken soru şudur. 1. Coşan gerçekten böyle bir tercüme yaptıysa ne kadar tarafsız kalmıştır. 2. Hünkar arapça bir eser yazmış mıdır.
Sonra hünkar namaz kılıp oruç tutmuş mudur. Bu konuda Hünkarın çağdaşı Aşıkpazade nin yazdıkları asla göz ardı edilmemelidir.

Gelelim temel soruna. Neden illede bir islam dayatması vardır. Aleviler yüzlerce yıl kendi inanç ve geleneklerine sahiptir. O inancında bugünkü anlamda islamla ilgisi yoktur. Başta tanrı algısı İslamın dayattığı şekilde değildir. İbadet ve inanç temellerinde ki kavramlar bile farklıdır.
Bırakın bu insanlar binlerce yıldan bu yana biriktirerek, damıtarak elde ettikleri inançlarını sürdürsünler. Neden camii yi dayatıyorsunuz. Üstelik bunu yaparken de alevi kimliğine bürünüyorsunuz.

Çok küçük bir akıl yürütme:

Makalat;

Aslında HAcı Bektaşı Veli ile ve Hak Muhammet Ali yolu ile ilgisi olmayan derleme ve yolumuzu sünni islama yamamak için uydurulmuş bir eserdir.

Peki İslam Tarihi?

Makalatı değiştirebilen güç mesela Kuran'ı değiştiremez mi?

Değiştirirse nolur?

Mesela Hz.Ali halife, Hz.Muhammed 40 yaşında müslüman, Ömer adaletli bir mümin olabilir mi?

Siz size dayatılan İslamı ve sizin yolunuzun kaynakları olan varlıkları bugünkü İslam Tarihinden öğrendiğiniz için yukarıdaki sorulara cevabınız Kuran değişmiş olmasa dahi evet olur.

Ama Kuran değişmiştir. İslam tarihi yeniden yazılmıştır.

Ve ortaya Serçeşmenin başından aktarana; çarpıtılmış tarihi örnek göstererek anlatılanların tarihte olmamasından dolayı Alevilik yolundan uzak olduğunu savunan "Kadim ve Ali'siz Alevilik düşkünü" insan tipi ortaya çıkıyor.

Ya da Aleviliği Kuran'da arayan mümin Alevi tipi.

Değişmeyen tek gerçek ise her ikisinin de yine maalesef Hak Muhammet ALi yolundan oldukça uzak olduğu gerçeği.