Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Friedrich Nietzsche’nin Şiirleri
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Sayfalar: 1 2
[FONT="Courier New"] *Köprünün üstünde*


Köprünün üstünde durmuşum geçende
Karanlık geceye bürünmüşüm.
Bir türkü duyulur uzaklardan
Altın damlalar yağardı bir de

Ürperen aynasında suyun
Gondollar, ışıklar, bir de müzik
Geçmiş kendinden, yüzdüler alaca karanlığa doğru
Ruhum, şu görünmez parmakların dokunduğu çalgı,
Bir venedik türküsü söyledi gizlice,
Boyam boyam mutluluk içinde ürpererek.
Bir duyan varmı dersin?


Nietzsche
[FONT="Courier New"] *ŞAİRİN ÇAĞRISI*

Gençken serinletmek için kendimi,
Oturdum ben bir dumanlı ormanda,
Tik sesi duydum, uzak bir tik sesi,
Zarif, ölçülü, uygun “tak” ardında.
Çıldıracaktım neydi bu ses neydi,
Aradım hep aradım da vazgeçtim,
Sonunda karşısında şair gibi,
Tiktaklarla konuşmayı seçtim.

Ben de ne dizeler düzdüm anlayın,
Hece hece dans ettiler az sonra.
Bir güldüm bir güldüm ki sormayın
Gülmem sürdü tam on beş dakika.
Sen bir şair ha? Şair, böyle sessiz?
Üşüttün mü kafayı yoksa bir an?
- “Evet efendim, bir şairsiniz siz”
Omuz silkip, söylendi ağaçkakan.

Kimi bekliyorum bu çalılıkta?
Soyup ta kaçacağım birini mi?
Bir sözü, bir imgeyi karanlıkta,
Sessizce uyağımın yerini mi?
Koşan hoplayan ne varsa seçimsiz,
Gönderiliyor şiire doğrudan.
-”Evet efendim, bir şairsiniz siz”
Omuz silkip, söylendi ağaçkakan.

Uyaklar, oklar mı onlar, öldüren?
Nasıl da oynatırlar ne de titrek!
Gösterirler tüm güçlerini girerek!
Ah! Ölüyorsun, bil işte çaresiz,
Sensin bu sersem sersem yalpalayan!
-”Evet efendim, bir şairsiniz siz”
Omuz silkip söylendi ağaçkakan.

Çarpık söz kırıntısı çok acele,
Şiir sarhoş sözcükler kumkuması!
Satırdan satıra uçuyor hele
Tik taklar zincirinde uyak dansı.
Serserilerden misin, merhametsiz?
Kötü müdür bu şairler her zaman?
-”Evet efendim, bir şairsiniz siz”
Omuz silkip, söylendi ağaçkakan.

Şaka mı bu, kuş? Ettiğin alay mı?
Kafamı beğenmedin, kötüledin.
Kalbim daha da fena, kolay mı?
Köpür, coş, ey öfkem şiirle geldin.
Şair, uyaklar bul, sen, bitimsiz
Ey sen kızgın, kötü ve haklı olan.
-”Evet efendim, bir şairsiniz siz”
Omuz silkip, söylendi ağaçkakan.


Nietzsche
[FONT="Courier New"]*ECCE HOMO*

Evet, bilirim nereden geldiğimi
Alev gibi doymamış, aç
Yanar, tüketirim kendimi.
Işık olur, ne tutarsam,
Küldür arkamda kalan.
Ben ateşim besbelli.


Friedrich NİETZSCH
[FONT="Courier New"]*SOFUCA DİLEKLER*


“Tüm anahtarlar birdenbire
Uçup ortadan kaybolmalı
Ve her anahtar deliğine
Bir maymuncuk uydurulmalı!”
Hep böyle düşünür kesinkes
Herkes - maymuncuk olan herkes.



Nietzsche
[FONT="Courier New"]*İŞARET ATEŞİ*

Burada, adanın denizlerin ortasında çıkıverdiği,
bir kurban taşı gibi birdenbire yükseldiği yerde,
burada, kara göklerin altında tutuşturuyor
Zerdüşt koca ateşini,
yollarını kaybetmiş gemicilere işaret ateşi,
bir cevap verebileceklere soru işareti…

Beyaz-gri karınlı bu alev
-arzulaması yalıyor soğuk uzaklıkları,
hep daha arı yüksekliklere uzatıyor boynunu-
sabırsızlıkla dikelmiş bir yılan:
bu işareti takıyorum kendi kendime.
Benim ruhumdur bu alev:

Kanmazca susuz hep yeni uzaklıklara,
durgun yalazını fırlatıyor, yukarlara.
Ne demeğe kaçtı Zerdüşt hayvandan da insandan da?
Ne demeğe bıraktı sağlam karaları?
altı yalnızlığı tanımıştı bile
ama yetmedi ona denizin yalnızlığı,
ada bıraktı tırmansın, tepe bıraktı yansın, alev olsun,
bir yedinci yalnızlığı, yukarıya,
attı şimdi oltasını arayışla,
Ey yollarını kaybetmiş denizciler! Ey sönmüş yıldızların artıkları!
Siz ey geleceğin denizcileri! Ey keşfedilmemiş gökler!

İşte atıyorum bütün yalnızlara oltamı:
bir cevap verin alevin sabırsızlığına,
yakalayın bana, yüksek dağlarda bekleyen balıkçıya
yedinci, sonuncu yalnızlığımı!


Friedrich NİETZSCHE
[FONT="Courier New"]*YENİ DENİZLERE DOĞRU*

Oraya gitmek istiyorum, oraya
Artık güvenim var koluma, kendime
Önümde uzanan açık deniz
Bir gemi taşıyor beni engine.

Her şey pırıl pırıl, daha yeni
Uyur mekânda, zamanda öğle vakti
Yalnız senin gözlerin, ey sonsuz!
Senin bakışın seyreder beni.


Friedrich NİETZSCHE
[FONT="Courier New"]*YURTSUZ*

Dört nala koşan atlar
Uzaklara götürür beni,
Korkmadan, doludizgin.
Gören tanır beni,
Ve tanıyan
Yurtsuz Adam diye seslenir.
Haydi, haydi!
Asla bırakma beni,
Yazgım, ey parlak yıldız!

Kimse bana soramaz,
Nerelisin diye.
Asla bağlanmadım bir yere
Ve geçip giden zamana.
Özgürüm kartallar gibi.
Haydi, haydi!
Asla bırakma beni,
Yazgım, ey tatlı Mayıs!

Neden inanayım ki?
Bir gün öleceğime,
Kekre ölümü öpeceğime.
Mezara mı düşeyim,
Bir daha içmeyeyim mi
Yaşamın nazenin köpüğünü?
Haydi, haydi!
Asla bırakma beni,
Yazgım, ey renkli düş!

(1859)
Sayfalar: 1 2