Pir Zöhre Ana Forum

Tam Versiyon: Alevilik Dersleri Ders Programi (AABF)
Şu anda arşiv modunu görüntülemektesiniz. Tam versiyonu görüntülemek için buraya tıklayınız.
Alevilik Dersleri Ders Programi



Kuzey Ren Vesfalya Eyaleti Alevilik Dersleri Ders Programı

Türkçe çevirisi

(Bu çeviride ders üniteleri yer almıyor.)






Taslak



İlkokullar için



Alevilik Dersleri

Öğretim Programı

ve

Ders Üniteleri







Bu Program Kuzey Ren- Vestfalya Eğitim Bakanlığı ve AABF`nin oluşturduğu bir Karma Komisyon tarafından hazırlanmıştır.



Almanca`dan Türkçe`ye Tercüme:

İsmail Kaplan













14 Haziran 2007





İçindekiler

Önsöz



1. Dersin amaçları

1.1 Derslerde verilecek beceriler

1.2 Derslerde verilecek bilgiler

1.3 Derslerde verilecek tavırlar ve duruşlar

1.4 Dört Kapı Kırk Makam öğretisi

1.5 Alevilik derslerinde dil bilgisi

1.6 Alevilikte inançla ilgili kaynaklar ve bunların derslere etkileri

1.6.1 Gelenek ve erkanlar

1.6.2 Yazılı kaynaklar



2. Öğrenme- öğretme yöntem ve teknikleri

2.1 Din dersine özgü öğrenme yöntemleri

2.2 Dersin işlenişine yönelik temel yaklaşımlar

2.3 Konuların işlenişine yönelik yaklaşımlar

2.3.1 Konu alanı 1: İnsanın doğal çevre, tarih ve kültürle olan ilişkileri

2.3.2 Konu alanı 2: İnsanın insanlarla olan ilişkileri

2.3.3 Konu alanı 3: İnsanın kendisi ile ilişkisi /barışıklığı

2.3.4 Konu alanı 4: İnsanın Tanrı ve diğer inançlarla ilişkisi

2.4 Konu alanları ve öğrenme alanları: Konulara bakış



3. Konu merkezli yaklaşım ve dersin bölümleri

3.1 Konu merkezli yaklaşım

3.2 Dersin bölümleri

3.3 Ders ünitelerine toplu bakış

3.4 Yönlendirici prensipler

3.5 Ders ünitelerinin didaktik yapıları

3.5.1 Konular açısından bakış

3.5.2 Sınıflara göre öğrenme alanları

3.5.3 Sınıflara göre konu alanları

3.5.4 Ders ünitelerinin kapsamı



4. İçerik (28 Ders ünite planı)



5. Başarının değerlendirmesi

5.1 Değerlendirme yöntemleri

5.2 Başarının değerlendirmesi





1. Dersin amaçları

Alevilik din dersi Federal Almanya Anayasası`nın 7. maddesinin 3. bendine göre gerçekleşen sınıf geçmeli bir derstir. Dersin dili Almanca`dır. Dersin başarısı not ile ölçülür ve sınıf geçmeye etki eder.



Etnik köken ve milliyetlerinden bağımsız olarak her öğrenci Alevilik derslerine katılabilir. Eğer anne-babaları isterse ve öğretmen ve okul müdürü ile pedagojik açıdan uygun görürlerse Alevi olmayan öğrenciler de bu derse katılabilirler. Alevilik dersleri, yalnız Alevi öğretmenler tarafından verilir.



İlkokullarda Alevilik dersleri diğer din dersleri ile eşit ağırlıkta olup, onlarla eşit düzeydedir.

Okullarda Alevilik dersi, konular işlenirken Almanya`daki bir dizi toplumsal gelişmeyi göz önünde bulundurur:



• Aleviler geçmiş yüzyılın 60`lı yıllarından beri Almanya`da yaşamalarına karşın, Alevilik son yıllarda toplumsal bir olgu olma yolundadır.

• Alevilerin çoğunluğunun ya ailesi ya da kendisi göçmen olarak Almanya`ya gelmiştir. Buna bağlı olarak derslerde; kültürel kimliğe etki eden faktörler pedagojik ve eğitsel açıdan dikkate alınmalıdır. Çocukların kişilik oluşumunda, daha sonra yetişkin olarak anayasal toplumsal değerleri ve normları benimsemelerine çalışılmalıdır.

• Aleviliğin insana ve dünyaya bakışı özgür, çoğulcu, modern ve demokratik toplum ve devlet yapısına yakın olmasına karşın, Alevilerin geldikleri toplum demokratik ve çoğulcu yapıda değildi. Demokratik, özgür ve çoğulcu sitemde yeterince deneyimin olmayışı Alevilikteki olumlu potansiyelin, yeni toplumda ortaya çıkmasını güçleştirmektedir. Alevilik dersi bu konuda önemli bir görev üstlenmektedir.

• Almanya`da insanların sadece etnik, kültürel ve dini kökenleri çeşitlilik göstermemekte; aynı zamanda farklı inançlardan insanlar arasında kurulan ailevi bağlar ile kültürler arası ilişkiler artmakta ve toplumsal önem arz etmektedir. Bu konuda da Alevilik derslerinin önemi büyüktür. Alevilik dersleri, Alevilerin kendi inançlarını koruyarak ve Alevi olmayanların inançlarına saygı göstererek ilişkilerin gelişmesi yönünde katkıda bulunacaktır.



Bu sayılan faktörler ışığında Alevilik dersleri okullarda aşağıdaki amaçlara hizmet etmektedir,



• Alevi olmayan bir toplumda Alevi inanç kimliğinin gelişmesini desteklemeye,

• Öğrencilere kendi yaşam çizgilerini belirleme becerisi vermeye,

• Öğrencilere, özellikle Alevi kavramlarının ve buna bağlı olarak Alevi yorumlarının dilini öğretmeye (1.4);

• Alevilik kaynakları (1.5) doğrultusunda onları motive etmeye ve kendi sorumlulukları içinde yaşamaya ve davranmaya,

• Aleviler ve diğer insanların eşitlik, barış, karşılıklı sevgi ve saygı içinde birlikte yaşamalarına destek olmaya.



1.1 Verilecek Beceriler



Öğrenciler; Alevilik derslerinde temel Alevi değer ve kavramlarını kendi yaşam deneyimleri ile başkalarının deneyimleri ile bağdaştırabilmelidirler. Onlar, Alevi geleneklerini, özünün bozmadan kendi sorumlulukları çerçevesinde ve diğer insanlarla olan ilişkilerinde anlamaya ve anlaşmaya yardımcı olacak değerler olarak algılamalıdırlar.



Bunun için, öğrenciler;



• Alevi yolunun içerik ve törenlerinin, Aleviler için inanç ve yaşam biçimi olduğunu algılayacak durumdadır,



• İnançlarını, geleneklerini ve kültürlerini diğer inançlara sahip öğrenciler karşısında temsil etmek, onların farklılıklarını anlamaya çalışmak ve kabul etmek durumundadırlar,



• Diğer inançlardan insanlarla görüş alış verişinde bulunabilmelidirler,





• Kendi duygu ve düşüncelerini dile getirmek ve bunları diğer insanların düşünceleri ile karşılaştırabilmelidir.



• Alevi anlatılarını (efsane, destan, atasözleri v.b.) kendi yaşam gerçekliğinde incelemek ve uygun olanları benimseyebilmelidir.



• Kuralları tanımaya çalışmalılar, onların anlamlarını gözden geçirebilmeliler ve Alevilikteki „rızalık“ ilkesi doğrultusunda değiştirebilmelidir.



• Çelişkileri ve anlaşmazlıkları tanımalılar; Alevilikteki rızalık ilkesine uygun olarak onlara yönelik çözümler üretmelidir.

• Yaşamın ve diğer varlıkların anlamlarını sorgulamak ve insanların yaradılışa yönelik farklı görüşlerini kavramaya çalışmalıdır.



1.2 Alevilik derslerinde verilecek bilgiler



Alevilik derslerinde öğrenciler aşağıdaki konulara ait temel bilgileri öğrenirler:



• Alevi inancının temellerini;



• Aleviliğin manevi ve tarihi temellerini;



• Alevi kültür değerlerini; özellikle de deyiş, saz, semah,resim, nakış ve yontu alanlarında;



• Alevi etiğinin temellerini (Dört Kapı Kırk Makam);



• Alevi törenlerini, özellikle cem törenini ve alevice tavırlarını ve formlarını;



• Hz. Ali ve On İki imamlar üzerine anlatıları;



• Hacı Bektaş Veli ve 7 Ulu Ozanların önemini ve etkilerini;



• Peygamberler, evliyalar ve diğer inançlar üzerine bilgileri;



• Okul arkadaşlarının inançları ve onların inançlarını algılamaları konusundaki bilgileri.





1.3 Tavırlar ve duruşlar



Beceriler ve bilgiler ile görüş ve duruşlar arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu nedenle öğrenciler Alevilik derslerinde şu duruşları geliştirirler:



• Aleviliğin yaşayış biçiminin tarihsel ve yöresel olarak çeşitlilik gösterdiğini kabullenmeyi;



• Diğer insanlara ve inançlarına saygılı olmayı;



• Kendisine yönelik olumlu bir bakış oluşturmayı ve kendine diğer insanların gözü ile eleştirisel olarak bakabilmeyi;



• Haklıdan yana tavır almayı;



• Haksızlıklara karşı şiddet kullanmadan direnmeyi;



• Kendi görüş ve tavırlarını gözden geçirmeyi ve gerekirse düzeltmeyi;



• Aleviliğin temel prensiplerinin ailede, okulda ve yaşamın diğer alanlarında uygulama olanaklarını tanımayı ve irdelemeyi;



• Alevi toplumunda ve laik toplumda sorumluluk bilinci ile ve etik değerlerle uygun hareket etmeyi;



• Yaradılışa ve dünyaya hassasiyetle ve sorumlulukla yaklaşmayı.



1.4 Dört Kapı Kırk Makam:



Alevilik derslerinde kamusal ve toplumsal açıdan gerekli bilgi ve amaçlarla (1.1 - 1.3) birlikte, inançsal boyutlar ve Alevilik bakış açıları Alevilik derslerine yön vermektedir. Bu nedenle derslerin genel tasarımına, Aleviler için geçerli olan eğitim ve öğretim amaçları ile birlikte gelenekleri de yansımalıdır.

Dört Kapı Kırk Makam`ın dersin amaçlarına alınması bir zorunluluk olmayıp; öğretmenlerin dersin amaçları doğrultusunda temel içerikleri öğrencilere vermelerini kolaylaştırmak için yol göstericidir.



Bu konu Aleviliğin yön gösterici kitabı Buyruk`ta (1.6.3) doğrudan ele alınmıştır. Alevi yolu Alevi etiğini oluşturan;olgunlaşma yani insan-ı kamil olma sürecinde bilgi ve marifet edinmeyi dört ana kapı ve makamları olarak belirlemiştir. Her kapıda 10 eğitim ve bilgilenme makamı yer almaktadır. Bunların adları şöyledir: (Bazı makamların adları zamana uyarlanmıştır.)



1. Kapı Şeriat (görünen tavırlar için). Bu kapının şu makamları vardır:



1. iman getirmek

2. ilim öğrenmek

3. ibadet etmek

4. helal kazanç yemek

5. haram ve sömürüden sakınmak

6. erkeklerin kadınlara, kadınların erkeklere karşı saygılı olmaları

7. Evlilikte sadık olmak

8. şevkatli olmak

9. sağlıklı yemek ve temiz giyim

10. iyilik buyurmak.



2. Kapı Tarikat (yola giriş). Bu kapının şu makamları vardır:



1. bir mürşitten bilgi ve görgü almak

2. öğrenmeye talip olmak

3. dış görünüşe önem vermemek

4. kendi nefsine hakim olmak (sabir)

5. başkalarına ve kendine saygılı olmak (hürmet)

6. Hakk`ı sevmek ve onun büyüklüğünü tasdik etmek

7. Hakk`ın yardımından umut kesmemek

8. Tanrıyı aramaya hazır olmak

9. toplum içinde uyumlu ve sevecen olmak

10. insanlara ve doğaya sevgi göstermek, gerekirse dünya nimetlerinden vazgeçmek.



3. Kapı Marifet (kavrama kapısı). Bu kapının şu makamları vardır:



1. dürüst tavır (edep)

2. onurlu yaşam (heybet)

3. sabırlı olmak

4. kanaat getirmek

5. saygı sınırlarını aşmamak (utanmak)

6. cömert olmak

7. ilim öğrenmek

8. kendi ile ve çevre ile rızalıkta dengeyi gözetmek

9. marifet, bilimle ulaşılamayan sorumlu tavrı gönül gözü ile sağlamak

10. kendi özünü bilmek.



4. Kapı Hakikat (gerçeğe açılan kapı). Bu kapının şu makamları vardır:



1. tüm insanlara saygı göstermek ve alçak gönüllü olmak (türap olmak)

2. Tanrının birliğine; Hz. Muhammed ve Hz. Ali`nin „Hak insanda” dedikleri gibi inanmak

3. kendine hakim olmak (eline, diline, beline sahip ol!)

4. canların Tanrı ile olan birliğine inanmak (tevhit)

5. Tanrıya güvenmek (tevekkül)

6. insanların Tanrı ile olan bağlantısını bulmak ve dile getirmek (sohbet)

7. Tanrının sırrına ermek

8. Tanrı ile ve onun yarattığı ile rızalık

9. düşünmek (Hz. Muhammed: „Bir an düşünmek, yetmiş yıl ibadetten hayırlıdır“.)

10. Tanrı özlemini yürekten çıkarmamak.



Burada belirtilen makamlar ders ünitelerindeki amaçların belirlenmesinde bağlayıcı değildir. Bunlar bir ömür boyu devam eden olgunlaşma sürecinde rehber edinilen tasarımlardır. Ders programında bire bir tercüme edilmeyip, genel hatları ile Alevilik dersleri için teolojik ve etik temeli oluşturmaktadırlar.



1.5 Alevilik derslerinde dil öğrenimi



Okullarda her ders aynı zamanda dil öğrenimi de içerir. Bu kural Alevilik dersleri için de geçerlidir. Dil öğrenimi; sadece belirli bir süre içinde ana dili Almanca olmayan iki dilli çocuklar için gerekli olmayıp, aynı zamanda bir inanca özgü kavramların günlük konuşma dilinde yer alması için de gereklidir.



Alevilik dersi; bir taraftan öğrencilere şimdiye değin çoğunlukla Türkçe ifade edilmiş kavramları Almanca dilinde yeniden ifade etme becerisini kazandıracak, öte yandan kendi inanç ve kültürlerini diğer inançlardan olanlarla Almanca dilinde temsil etme yeteneğini hazırlayacaktır. Bu nedenlerle Alevilik derslerinde, Almanca dilinin özenle öğrenilmesine dikkat edilmelidir (3.2 deki Konuların yazımı ve 5.1 deki bilgi edinmenin kontrolüne bakınız).



1.6 Alevilikte inançla ilgili kaynaklar ve bunların derslere etkileri



1.6.1 Törenlerin temsili ve belirleyici gücü

Alevilik, Sünniliğin din olarak devletteki belirleyici gücü karşısında, kuşaktan kuşağa aktarılan törenler ve ritualler aracılığı ile inanç ve ibadet pratiğini ve tarihsel devamlılığını alternatif muhalefet olarak koruyabilmiştir.

Bu nedenle günümüzde de, yaşamla iç içe olan inancın pratiği, Alevi inancının devamlılığın güvencesi ve ana kaynağıdır. En başta dede ve ana geleneği ile yüzyıllar içinden olağanüstü koşullarda günümüze kadar gerçekleşen bu ritual devamlılık, Alevi toplumunun sadece dış görünüşte fark edilen törenleri ile sınırlı olmayıp; her hareketin ve kuralın içinde var olan „batini“ anlamları ile inancın sağlam çekirdeğine borçludur.

Bu nedenle törenler, Alevi inancını ve Alevilerin gerçeğini sembolize eder. Törenlerin inancın manevi yapısını temsil etmeleri, onlara özel bir değer kazandırır. Aleviler için, törenler kitap gibidir. Törenlerin önemli bir bölümünü oluşturan deyiş ve nefesler, Alevilik derslerinde manevi ve duygusal gerçekleri algılamada en önemli kaynağı oluştururlar.



Cem töreninde yer alan rızalık, Alevilik derslerinde kişinin kendisine, çevresine ve yola olan barışıklığı şeklinde değişik boyutları ile irdelenmelidir. Bu çerçevede çerağ uyandırmak, On İki hizmet ve lokma gibi tören ve semboller derslerde batini anlamda ile öğrenilmelidir. İnsanın, dünyanın ve doğanın Tanrısal yönleri Alevilik perspektifinden açıklanması ve anlamlandırılması ancak Alevi tören ve sembollerin çözümlemesi ile olasıdır.

Bu çözümleme tarzı; Aleviliğin yaşam alanının göçle terk edilmiş olması sonucu ve globalleşen bir dünyada Alevi anlayışının devamının zorlaşması nedeniyle de Alevilik için bir zorunluluktur. Çünkü Almanya`da Aleviliğin eskiden kendi coğrafyasında olduğu gibi sadece ritual törenlerle ve dede geleneği ile geleceğe taşınması olası değildir. Alevilik, bilimsel ve analize dayalı derslerle nesilden nesile, algılarla ve derinlemesine görüşlerle, yaşamdan beklentilere inandırıcı cevaplar bularak yaşayacaktır. Alevi insanının; inancının sergilenmesinde, erkanların ve dilin zamana uyarlanmasında geçmişte yeterince deneyimi olmuştur ve Alevilik bu yönde yeni çözümleri üretecek durumdadır. Yaşam boyu ilim öğrenmek ve zamana uygun çözümler bulmak, başta dede ve analar için geçerlidir. Diğer insanların haklarını gözetmek kaydıyla; Alevilikte düşüncede ve uygulamada tabu yoktur.



1.6.2 İnanca ilişkin yazılı metinlere dayalı kaynaklar



Alevilik ritual ve sembollerle yaşamaktadır. Ancak Alevilik geçmişte çoğu zaman saklı bir varlık sürdürürken manevi ve dini anlamda yazılı, müzikal ve sanatsal değerleri de oluşturmuştur. Bu güzel yapıtlar; bugün din ve inançtan bağımsız olarak dünyadaki çoğu insan tarafından beğenilmekte ve evrensel boyutta takdir edilmektedir.



Hatayi, Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet gibi ozanların deyişleri Alevi cemlerinin vazgeçilmez parçaları olmuşlardır. Kutsal sayılan Alevi büyüklerinin ve ulularının yol gösterici sözleri ve öğütleri, bugüne kadar Alevi çocuk eğitiminin temelini oluşturmaktadırlar.

İnancın ve ibadetin temel taşlarını oluşturan Aleviliğin bu eserleri, doğrudan Alevilik derslerinin de temel kaynaklarıdırlar.



Yol gösterici sözler, deyişler ve anlatımlar

Bu türden derslerde kullanılacak ve faydalanılacak en önemli kaynaklar olarak,

- Nech`ül Belaga (Hz. Ali`nin sözleri ve mektupları),

- Velayetname (Hacı Bektaş Veli ve diğer Alevi büyüklerinin yaşamları ve görüşleri üzerine anlatımlar)

- Makalat (Hacı Bektaş Veli`nin „Dört Kapı Kırk Makam“ üzerine görüşleri)

- Yedi Ulu Ozan`ların şiir, nefes ve deyişleri. Aleviler, Alevi inancını ve anlayışını siirlerinde dile getiren bu kişileri kutsal sayarlar. Yedi ulu ozanların adları: Seyyid Nesimi, Fuzuli, Hatayi, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Yemini, Virani.

- Aleviler daha başka kişilikleri de kutsarlar ve onların eserlerini inançlarının kaynakları olarak kabul ederler. Örneğin: Hallac-ı Mansur (10. yy.), Yunus Emre (13. yy.), Balım Sultan (16. yy.), Hilmi Baba (19. yy.), Aşık Veysel (20. yy.) v.d.



Yol gösterici kaynak Buyruk

Sembol karakterli Alevi törenleri ve sanatsal deyişlerin etkileşimi ve birbirini tamamlamaları sonucu Buyruk(lar) oluşmuştur. Buyruk kitabında Aleviliğin inanç temellerine yönelik ifadelerin yanında, ibadete yönelik ayrıntılı anlatımlar yer almaktadır. Buyruklar 16. yy dan beri var olmakla birlikte zamanla değişik varyasyonları ortaya çıkmış ve zamanın koşullarına uygun olarak geliştirilmiştir. Bu nedenle Buyruk, tarihi süreç içinde Alevilerin inanç ve ibadetlerinin tanımlarının bir ifadesidir. Buyruk`ta yüzyıllar içinde oluşan ve Alevilikte geçerli olan inanç ve ibadet esasları, gelenekler, kurallar, ritualler ve törenler yazılı hale getirilmiştir.

Buyruk`un „kitap“ olarak adlandırılması, bu sürecin yani; manevi yaşamla ilgili birikimin ve zamanla gelişmeye açık olmasının, önemini vurgulamak içindir.

Aleviler arasında önemi büyük olan Buyruk, genel hatları ile Alevi etiği konusunda Aleviler için bir rehber niteliğindedir. Bu nedenle Buyruk değişik varyasyonları ile, Alevilik derslerinde sürekli başvurulacak vazgeçilmez bir kaynaktır.



Yol bir sürek bin bir

Aleviler; Hz. Muhammed`e Tanrısal bilginin (kelam) vahiy yoluyla açıklandığına inanırlar. Öte yandan, Aleviler bugünkü geçerli olan Kuran metinlerinin önemli bir bölümünün orijinal ve güvenilir olmadığına inanırlar.

Bundan öte Aleviler, Tanrı kelamının bu dünyada insanlara yol gösterici olmasını diğer tarihsel yazılı kaynaklara da geçtiğine inanırlar. Bu nedenle dört peygamber (Musa, David, İsa ve Muhammed), ve dört kitabı (Tevrat, Zebur, İncil ve Kuran) kutsal bilirler.

Aleviler bir çok Kuran ayetlerinin insanlara verdiği mesajları çözümlemeye çalışırlar. Özellikle „Konuşan Kuran benim“ diyen Peygamberin en yakın dostu ve damadı olan Hz .Ali`nin önem verdiği ayetler; onun çözümlemeleri ile Aleviler için yol gösterici niteliktedir. Bunlar Buyruk`ta da inancın esaslarını ve Alevi etiğini tarif etmek için ölçü alınmıştır.

Aleviler, mesajların Kuran ayetlerinden insanların kendilerinin çıkarmaları gerektiğini ve her okunan sözün arkasında çözümlenmemiş bir çok anlamın yüklü olduğunu düşünmektedirler. Tanrı kelamının batini geleneğine uygun çözümlenmesi her kişi için uzun soluklu bir uğraştır. Bu uğraş bazen ileri yaşlarda insanları ermişliğe ve enginliğe ulaştırabilir. Alevilik dersleri, algılama, hissetme, inceleme ve anımsama yoluyla gerçekleşecek olan özümsemeyi tanıtır ve teşvik eder.





2. Öğrenme- öğretme yöntem ve teknikleri



Alevilik derslerinin amacı, Alevi öğrencilere Aleviliğin temel anlayışını tanıtmaktır. Böylelikle Alevilik dersleri insanı değerlerin öğrenilmesine doğrudan katkıda bulunur.

Öğrencilerin etnik köken ve ana dilleri ile edindikleri bilgi ve deneyimler Alevilik derslerini de etkileyecektir. Bu nedenle Alevilik derslerinde, çok kültürlü öğrenme ilke olarak kabul görür. Ayrıca Alevilik derslerinde; karşılıklı kabullenme ve saygıya dayalı ayrıca kimlik ve kişilik geliştirici diyaloga özel önem verilir. Alevi kaynakların bu konudaki düsturu „Yetmiş iki millete bir nazarla bak“ ifadesidir.



Öğretmenlerin görevi, derslerde öğrencilerin değişik bakış açılarını sınır koymadan ifade etmelerine olanak sağlamaktır. Öğretmenler; eğitimde bu tavırları ile karşılıklı saygı ve değişik düşünceyi kabullenme konusunda öğrencilere örnek olmalıdırlar. Öğrencilerden gelebilecek hoşgörüsüz tavırlar, öğretmen tarafından ortaya konulmalı, yansıtılmalı ve pedagojik yollarla yanlışlıklar giderilmelidir.



2.1 Din dersine yönelik öğrenme yöntemleri



İlkokul ders programında uygun ve etkili öğrenme metotları üzerine anlatımlar bulunmaktadır. Öğrenme, bilgi, beceri, duygu ve araçları içeren bütünsel bir süreçtir. Bu bağlamda Alevilik dersleri; birbirine bağlı ve aşamalı olmak üzere dört öğrenme alanını dikkate almaktadır. Bu alanların her birine, öğrenmeye ilgiyi ve yaparak öğrenmeyi simgeleyen ikişer anahtar kavram verilmiştir:





- Dış görüntü/kalıp algılamak ve tarif etmek

- Duygusallık hissetmek ve ifade etmek

- Akıl yolu ile kavrama sormak ve incelemek

- Ruhani alan anlamı tanımak ve hedef seçmek



İnsan biliminin (antropoloji) kullandığı bu boyutlu öğrenme sistemi, derslerde Alevi etik sistemi olan Dört Kapı öğretisi ile ilişkilendirilir (1.4 e bakınız).



Alevilik derslerinde öğrencilere; dünyayı ve yaşamı algılayabilmeleri, merak etmeleri, soru sorabilmeleri ve açıklayabilmeleri için gerekli yeteneklerin verilmesine çalışılır. Bunun için öğrencilerin, tüm duyu organlarını kullanarak özgürce ve aralarında tartışarak öğrenmeye alışmaları gerekmektedir. Bu çerçevede önceden bilinçli olarak hazırlanmış bir öğrenme ortamı son derece önemlidir. Öğrencilerin, dikkatle dinleyerek, farkları algılayarak ve konuya yoğunlaşarak; Alevilikteki Tanrı ve insan konusundaki kavramları derinlemesine kavramaları ve yeniden üretmeleri olasıdır. Alevi müziğinin bu konuda pedagojik açıdan önemli bir yeri vardır.







2.2 Dersin işlenişine yönelik temel yaklaşımlar



Öğrenciler en iyi örneklerle ve modellerle öğrenirler. Bu metot, ilkokullardaki Alevilik derslerinde öncelikle uygulanmalıdır. Gerek bilgi açısından gerek duygusal olsun öğrenme, her zaman bir sosyal bir olgudur. Bu nedenle, derslerde kendi başına bilgi edinmeye yer verildiği kadar birlikte ve iletişim içinde öğrenmeye de olanak hazırlanmalıdır.



Öğrencilerin yaşam alanlarından ve yönelttikleri sorulardan çıkarak, insanın çevre ile, kendisi ile, toplum ile ve Tanrı ile ilişkisini incelemelerine ve anlamalarına yardım edecek yöntemler bulunmalıdır.



Alevilik dersleri içeriği ile birlikte öğrencilerin dil yeteneklerinin gelişmesine de katkıda bulunur (1.5 e bakınız ). Alevilik dersleri ile, Alevi inancı ve kültürüne özgü bir dil gelişecektir. Alevilikteki Türkçe, Farsça ve Arapça olan temel kavramların anlamlarına sadık kalınarak Almanca diline uyarlanması söz konusudur (örneğin can « die Seele »). Kendine özgü resimli anlatıma dayanan orijinal dilin kavranması ve kullanılması da son derece önemlidir. Öğrenciler Alevilik derslerinde, Aleviliğin dilini anlamayı ve kendi duyguları bu dilde ifade etmeyi öğreneceklerdir.



Öğrencileri farklı öğrenme gruplarına bölme metodu, Alevilik derslerinde de uygulanacaktır. Bilgi düzeyleri ve öğrenme hızları birbirinden farklı olan öğrencilerden oluşan heterojen bir sınıfta, farklı öğrenme gruplarında birbirine yakın öğrencilerin kavrama ve öğrenmeleri daha kolay olmaktadır. Böylece her kız ve erkek öğrenci bilgisini ve kavrama yeteneğini geliştirebilme olanağı bulacaktır. Farklı öğrenme gruplarında kız ve erkek öğrencilerin kendilerine özgü konumları da dikkate alınabilecektir. Öte yandan kız ve erkek öğrencilerin birlikte öğrenmelerine özen gösterilmelidir. Farklı öğrenme gruplarında en çok başvurulan ölçü, öğrencilerin kişiliklerini gösterebildikleri ve hoşlandıkları ilgi alanlarına uygun (resim yapmak, müzik yapmak, dans etmek, gösteri yapmak, taklit etmek) gruplandırmadır.

Alevilik dersleri okul dışında da yapılabilir ve yapılmalıdır. Bu konuda cem evleri ve Alevi Kültür Merkezleri özel bir öneme sahiptirler. Bu durumda bu ilişkilerin öğrencilerin derslerle ilgili bilgilerini artırmalarına yönelik olmasına özen gösterilmelidir. Özellikle Anayasada belirtilen devlet okulları ile inanç kurumları arasındaki laik sınır korunmalıdır. Bu tür okul dışı dersler hakkında anne-babalar önceden bilgilendirilmelidir.



Alevilik derslerinin diğer bağlantısı, diğer inançlara ve mezheplere yönelik din dersleridir. Alevilik derslerine paralel verilen diğer din derslerinin olduğu okullarda onlarla ortaklaşa projeler ve etkinlikler geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Pratikte inançlar ve mezhepler arasındaki farklar ve benzerlikler daha kolay ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmalar öğrencilerin kendi duruşlarını ve ön yargılarını gözden geçirmek ve gerekirse değiştirmek için bir fırsattır.

Eğer eşit ve aynı düzeyde kabullenmeye dayanıyorsa, bu diyaloglar gerçekten orijinal buluşma ve görüşme ortamı yaratırlar. Diyalog yoluyla öğrenmek için ortaklaşa bayram ve özel günler (Nikolaus, aşure, paskalya gibi) önemli bir fırsattır. İyi bir hazırlık yapılarak, bu günlere katılan farklı inançlardan öğrencilerin kendi gelenekleri ile çelişkiye girmemelerine azami dikkat gösterilmelidir. Hatta iyi hazırlanarak diğer ibadet yerlerini de ziyaret etmek, inançlar arası tanışmak için güzel olanaklardır. Deneyim alış verişi ve inançlar arası buluşma yoluyla toplumsal barışa katkı da bulunmak mümkündür. Bu bağlamda Alevi öğrencileri iyi bir hazırlıkla kilise ve havraları ziyaret edebilirler. Böylesi ziyaretler öncesinde, anne babalara bu ziyaretin sadece bilgi alış verişine yönelik olduğu ve dini tören yapılmadığı anlatılmalı ve buna uyulmalıdır. Hangi amaçla olursa olsun, hiç bir öğrenci –velisinin ve kendisinin isteği olmaksızın- diğer ibadet yerlerine gitmeye zorlanamaz.





2.3 Konuların kurgusuna yönelik prensipler



Alevilik derslerinin içeriği; didaktik açıdan dört temel perspektiften ele alınmaktadır. Bu dört perspektif, inanç sistemlerine ve kişisel Tanrı anlayışına kaynak oluşturmaktadır. İnsanlar, inançları ve Tanrı anlayışlarını yaşamlarında şu perspektiflerden oluşturdukları deneyimlerine borçludurlar:



• insanın doğaya (yaratılış), teknik gelişmeye ve geçmişe olan ilişkisi

• insanın diğer insanlara olan ilişkisi

• insanın kendine olan ilişkisi

• insanın Tanrıya ve inançlara olan ilişkisi.



İnsanın Tanrı doğa anlayışını belirleyen ve Buyruk`ta açıkça belirtilen bu dört ilişki; Alevilik derslerinin temel didaktik yapısını oluşturmaktadır. Bu nedenle, insanın yaşam koşullarını belirleyen bu dört boyutlu ilişki, aşağıda geniş olarak ele alınmıştır.



2.3.1 Konu alanı 1:

İnsanın doğaya (yaratılışa), teknik gelişmeye ve geçmişe olan ilişkisi

İnsanlar doğanın bir parçasıdırlar. İnsan biyolojik ve anatomik olarak tarif edilebilen bireylerden oluşmaktadır. İnsanlar şüphesiz doğada, organik parçalar olarak diğer sayısız organik parçalarla (hayvanlar, bitkiler) birlikte yaşamaktadır. Bütün bu parçalar bir arada doğayı oluşturmaktadır. İnsanlar canlı varlık olarak doğada, doğanın bir parçası olarak bulunmaktadırlar. Buna karşın, akılları nedeniyle bireyler ve insan toplulukları olarak, insanlar doğa ile karşı karşıya bulunmaktadırlar.

Biyolojik yapı içindeki akılları sayesinde insanlar; kendi doğalarını ve kendileri dışındaki doğayı birbirinden ayırt edebilirler. Bu nedenle insan; sadece doğanın bir parçası olmayıp aynı zamanda; bilinçli olarak kendini çevreleyen doğa ile ilişkisini kontrol eder ve bu ilişkinin sorumluluğunu üstlenir. Bu olguyu Alevi terimi „can“ en iyi ifade eder. Burada „can“ sadece „canlı“ olmayı değil, insanın materyal, düşünsel ve varlıksal realitesini ve gerçeğini ifade eder. İnsan böylelikle etkileyen ve değiştiren bir varlık olarak doğada yer almaktadır.



İnsanların dünyada manevi ve maddi yönden yapılandırma olanak ve sorumluluklarının Tanrı tarafından arzulanmış olmasını algılamak, Alevilik derslerinin ana konularından birisidir.

Diğer bazı inançlar gibi Alevilik; insanların doğa ile olan ilişkilerinde, doğal kaynakların akılcı kullanım ile onları yenileme arasındaki dengenin korunmasını amaçlar. İnsanlar, biyolojik olarak varlıklarını sürdürebilmek için doğayı kullanmak ve harcamak zorundadırlar. Ekolojik dille bunun ifadesi: İnsanlar ancak yaşamları süresince doğayı değiştirebildikleri ve yeni kaynaklar yaratabildikleri sürece var olabilirler.

Buna karşılık; insanların harcadıkları doğayı bilinçli olarak –bazen değiştirerek bazen de koruyarak- desteklemeleri zorunluluğu vardır. Alevilik, rituallerinde insanın doğaya olan bu ilişkisini yaşamı destekleyici yönde dile getirir. Bu törenlerde insanların bireyler olarak ya da toplum olarak doğaya karşı sorumlulukları hatırlatılır. Bu konuda Aleviler Yunus Emre`nin ifadesi ile „Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü“ sözünden hareket ederek, doğa kaynaklarının israfını „haram“ olarak algılarlar.

İnsanlık, şimdiye değin tarihte bu sorumluluğunu ne yazık ki yerine getirmemiştir. Zamanımızdaki ekolojik zarar ve yıkıntılar bunu ortaya koymaktadır. İnsanların sayısı ve doğa konusundaki bilgileri az olduğu sürece, insan eliyle doğaya verilen zararlar yine doğanın kendini yenileme gücü ile giderilmiştir. Bu gün ise dünyanın her köşesine yayılmış insanların sınırsız bilgileri sonucu doğaya verdikleri zararı azaltmak; ancak ortaklaşa hareket etmekle mümkün olacaktır. Bunun için dinlerin ifade ettikleri doğa karşısında insan sorumluluğu, ancak dünya çapında teknik, ekonomik açıdan planlı biçimde yapılacak ortaklaşa mücadele sonucunda oluşabilir. Bu bağlamda, doğayı korumak üzerine bilgi sahibi olmak her Alevinin inançsal görevidir.



Böylesi bir doğayı ve geçmişi üstlenen gençler, dünyayı bilinçli yetişkinler olarak tanımaya başladıklarında; doğanın sadece doğal biyolojik bir varlık olmadığını, onun insanlık tarafından bin yıllar boyunca geliştirdikleri teknik ile değiştirdiklerini (hatta kısmen tahrip etkilerini) kavrayacaklardır. Onlar, doğanın insanların geliştirdikleri teknik bilgilerle oluşturdukları sosyal ve kültürel yapıya doğrudan bağımlılığını öğreneceklerdir. Onlar, önce bunu yaşamın doğal bir sonucu olarak algılayabilirler. Okulda eğitimin amacı; öğrencilerin bu olguyu mümkün olduğunca öğrenmelerini sağlamak ve bunun ötesinde bunun tarihsel gelişimini tanımalarına yardımcı olmaktır. Ancak bu algılama sonucu öğrenciler, topluca ve bireyler olarak, doğaya, teknik olanaklara ve kültürel birikimlere olan sorumluluklarını yerine getirebilirler. Aleviler bu konuda ancak doğanın bir parçası olarak sağlıklı bir ortamda yaşamaları halinde, „can“larının Tanrıya ulaşabileceklerinin bilinci ile doğayı korumaya özen gösterirler.



2.3.2 Konu alanı 2:

İnsanın diğer insanlara olan ilişkisi

İnsanlar; karşılıklı olarak aynılıklarının ve aynı zamanda farklılıklarının bilincinde olduklarından insandırlar.

Bizler; insan olarak birbirimize eşit olduğumuzu ancak bireyler olarak değiştirilemez ve kopyalanamaz olduğumuzun bilincindeyiz. Bu bilinç bize, başkalarını „sen“ ve kendimizi „ben“ olarak algılama olanağı vermektedir. „Ben“ ve „sen“ insanlığın bulduğu ilk adlar olsa gerek. Her insan, aynı zamanda bakış açısına göre değişen „sen“ ve „ben“ dir.



Bunlara üçüncü bir ad gelir ki; bu da „ön addır.

Alevilik derslerinin önemli bir içeriği; öğrencilere „ben“ ve „sen“ kategorileri ile belirlenen bireylerden bilinç ve irdeleme yoluyla yoğrulan kişilik bilincini ve kişilerden de kişilerin oluşturduğu toplum bilincini vermektir. Alevilik, iki insanın oluşturduğu ikilikten, sosyal ve manevi bağlılık oluşturmayı amaçlar. İki insanın bu türlü ilişkisine örnek olarak; erkek-kadın, veli-çocuk, kardeş-kardeş, musahip-musahip, talip-pir, yaşayan-ölü, ezilen- ezen, yardım eden-yardım edilen ilişkisi verilebilir.



İnsanın kendisi ile ilişkisi (3. konu alanına bakınız) yaratılmışın sorumluluğundan söz ediliyorsa, burada insanın diğer insanlarla ilişkisinde; ikilikten birliğe dönüşüm vardır. Bu durumda insanlar „sen“ olgusunun bilinci ile „ben“ kavramına dönüşüm yaparlar ve „sen“ olmaksızın „ben“in oluşamayacağını fark ederler. „Yaratılmış“ olmak bilincinin, „Sen“ (burada Tanrıya hitap olarak) olgusundan çıkarak oluşabileceği anlaşılmalıdır. Bir çocuk belirli bir anlaşılmalıdır. Bir çocuk belirli bir yaşta, aile bağının; anne –babasının rızalığı sonucu oluştuğunu ve anne-baba da çocuğa karşı sorumluluklarının olduğunu kavrar.



Alevilik bu çerçevede; kişisel isteklerin, birbirine muhtaç olmanın ve karşılıklı sorumluluk taşımanın sonucunda; „ben“ ve „sen“ olgularından hareketle değişik formlarda öğrenme ve yaşama „topluluk“ları oluşturmuş ve geliştirmiştir. Bundan hareketle; bir ailenin görevi ve dönüşümü, kadın –erkek ilişkileri ve sorumlulukları, komşuluk ilişkileri ve nihayet inanç topluluğunun görev ve sorumlulukları Aleviliğin ilgi alanları olmuştur ve olacaktır. Burada musahiplik kavramına değinilmesi gerekir. Musahiplik; iki ailenin toplum önünde maddi ve manevi dayanışma ve birlikte yaşam amacıyla yaptıkları rızalık anlaşmasıdır. Musahiplik, bu temel amacı koruyarak; tarım toplumundan modern endüstri toplumuna geçiş döneminde yeni koşullara uygun çözümleri ile kendini yenilerek devam edecektir. Aslında modern bir devlet de – dayanışma prensibine dayanan sosyal sigorta ve sosyal yardımlar dikkate alınırsa- geniş anlamda bir musahipliktir, Ve nihayet bütün insanlık, sorumluluk taşıyan tek tek kişilerin oluşturduğu büyük çapta bir „musahiplik“ olarak algılanmalıdır.



Bu konu alanından hareketle, seçilen konular ve derslerin içeriği; insanların değişik toplumlardaki ortak yaşamına yönelik olmalıdır. Öncelikle; burada tek birey olan „can“ ile geniş anlamda bir toplum olan „cem“ arasındaki ilişki ve iletişim incelenmeli ve Alevi cem töreninin önemi ortaya konulmalıdır. Buna ilişkin olarak; tek tek kişilerin gereksinim, istek ve becerileri ile topluluklardaki sosyal güçler arasındaki farklılıklar ve nihayet değişik topluluklar arasındaki gerginlikler dikkate alınmalıdır. Bunun için mümkün olduğunca öğrenciler; kendi yaptıklarını ve tavırlarını başkalarının gözü ile değerlendirmeliler; istek ve beklentilerinin gerçekçi olup olmadığına arkadaşlarının, akrabalarının ve içinde bulundukları toplumun perspektifinden bakarak gözden geçirmelidirler. Alevi geleneğin bu konudaki çizgisi bellidir: „72 millete bir nazarla bak!“. Her şeyden önce, „kural“ kavramı işlenmeli ve belirli kuralların yerleşmesi için buna uygun alıştırmaların yapılması gerekmektedir. Bu konuda da bize „rızalık“ kategorisi rehber olacaktır. Rızalık; ancak var olan farklılıkları ve çelişkileri algılayarak, onların üstünü kapatmadan, karşılıklı anlayış içinde kabullenerek ulaşılan şahitli (toplum) anlaşmadır. Alevilik derslerinde, genellikle ders başlangıcında sınıflarda rızalık uygulanacaktır. Alevi anlayışı; kişilerin toplumla dinamik ve diyalektik bir „rızalık“ kurmalarını ve sürekli yenilemelerini amaçlamaktadır.



2.3.3 Konu alanı 3:

İnsanın kendisi olan ilişkisi



İnsanlar, kendi kendilerine binlerce yıldan beri “ben kimim?” sorusunu sormuşlar ve sormaktadırlar. İnsanlar “ben kimim?“ sorusunu (kendilerini obje yerine koyarak) kendilerine dışardan bakmaya başladıktan sonra sorabilmişlerdir. İnsan; özne oluşunu unutmadan, kendini aşarak yani kendini “obje/nesne” olarak görmeye başladıktan sonra bugünkü “insan” kavramı oluşmuştur. Bu şekilde; insanın birbirini doğrudan etkileyen özne (subje) ve nesne (obje) ilişkisi sonucunda “kimlik” oluşur. Kısaca; kimlik insanın kendisinin, kendi üzerine oluşturduğu “resim”dir. Kimliğin temel taşı, kişinin ya da toplumun kendi kendisini tarif etmesidir.



İnsanın kendisi ile ve başkaları ile olan bu dönüşümlü ilişkisi, onu duygusal bir varlık yapar. Kişi ancak başkalarında gördüğü kendi yansıması ile kendi davranışlarını değerlendirebilir. Böylelikle örneğin sevgi ve kin oluşmaktadır. İnsan sadece diğerlerindeki (aynası) akisi (görüntüsü) yoluyla kendini nesne olarak karşıdan bakarak değerlendirebilir; insan içinde yaşadığı doğa bağlamında kendi yaratıcılığını fark edebilir ve insan ancak Tanrıyı algılarsa, yaratılmış olarak kendine ve diğer yaratılışa karşı sorumluluk üstlenebilir. Burada; insanın kendisi ile ilgili bilinci ve kendisi ile olan rızalığı (barışıklığı) önem kazanıyor. Alevi anlayışına göre insan, Tanrının insanları sevgi ile yaratılanların en güzeli olarak yaratmış olduğu inancı sonucu, güven ve güç toplar. Aleviler bu konuda “kendini tanı ve kendini kabullen!” derler.

Aleviliğin en çok üzerinde durduğu konu; özne ve nesne olarak insanın kendini tanıması ve geliştirmesidir. Alevilikteki “yaratılmış” kavramı, insanın “nesne” oluşumunu ve “can” kavramı ise insanın “özne” oluşunu ve aklı sayesinde yaptıklarının sorumluluğunu algılayan bir “özne” olarak yaratıldığını ifade eder. Bu özellik, her insanın bir “can” oluşu sonucu “özne” olan yaratıcının özelliği ile de örtüşür. Bu nedenle her insanda bir parça hakikat saklıdır. Aleviler bunu “Hak ile Hak olmak” diye ifade ederler. Yerinde durmak ve değişmek, yönlendirmek ve idare edilmek, çalışmak ve tembel oturmak gibi karşıtlıklar derslerde incelenecektir. Değişmeye örnek olarak; bireyin sorumluluk üstlenmesiyle kişileştiğini ve giderek beden, duygu ve akılın “can” olup olgunlaştığını verebiliriz.



Bu konu alanından hareketle, her durumda Alevilik perspektifinden kişinin kendisi ile çalışması, bilinçli olarak kimliğini algılaması derslerde işlenebilir.









2.3.4 Konu alanı 4:

İnsanın Tanrıya ve inançlara olan ilişkisi.

İnsanın Tanrı tarafından yaratıldığına olan inanç; Aleviliğin temel taşlarından biridir. Alevilik bir çok diğer dinlerle birlikte bu inancı paylaşır. Burada Alevi inancının ayrıcalığı, insanı „can“ olarak Tanrının bir parçası yani; „Hak insanda“ olarak algılamasıdır. „Can“ içinde Tanrı her zaman nazırdır (var ve hazırdır). Bu anlayışla insan, Tanrı varlığına aittir. Bu ait olma inancı, insanı mutlu ve minnettar yapar. O, Tanrıya ait olmakla birlikte, aynı zamanda da Tanrıya göre inanılmaz ve tarif edilmez biçimde küçük olduğunun farkındadır. Her zaman ve her durumda, ne kadar büyük işler başarırsa başarsın; Tanrı bütün zamanlarda daha büyüktür, Tanrı evrendeki her şeyde mevcuttur. Kadın –erkek, çocuk –yetişkin, dinli-dinsiz ayırımı yapmadan her insan için geçerli olan Tanrıya aitlik kanaati, durağan ve değişmez olmayıp; bilgiye ve olgunlaşmaya bağlı olarak gelişir ve yaratıcının parçası olarak, kendini yenileyen durumuna gelir. O, bir özne ve aynı zamanda gelişmenin bir nesnesidir. (Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi, gah inerim yeryüzüne, seyreder alem beni. Nesimi)

Aleviler için Tanrı sadece „var oluşunu tamamlamış“ değil, aynı zamanda „sürekli oluşan“dır ve bu oluşmaya her insan katkı sunar. Oluşmak ve oluşmaya katkı sunmak, Alevilikte her insanın kendine yönelik ve her insanın toplumuna yönelik sorumluluğunu üstlenmesi anlamına gelir. Alevilikte insan, Tanrının emirlerini uygulayan edilgen kul değil, sorumluluk üstlenerek oluşuma katkı sunan etkendir. Bu nedenle de insan; „kainatın aynasıyım“ diyebilmektedir. İnsanın Hak ile, „can“ın Hak katına dönmesine kadar devam eden sorumluluğa dayalı bir ilişkisi vardır. Bu nedenle Aleviler, „can“larının Hakka ulaşması için ve Hak ile bir olması için dua ederler. Alevi ibadetinin amacı; Hakkın yakınına ulaşmak, O`ndan uzak kalmamak içindir.



Amaç, bir yaşam boyunca ya da diğer yaşamda Hak katına ulaşmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için sadece tek başına inanmak yetmez, bunun örneğin musahiplikle diğer insanlarla birlikte daha kolay olacağı düşünülür. Bütün insanları sevmekle, özellikle de sevgiye muhtaç olanlara sevgi göstermekle, insan önemli bir sorumluluğu yerine getirmiş olur. Alevi anlayışına göre, Hak insanları, onların birbirlerini sevdikleri oranda sevmektedir. İnsanlar arasındaki sevgi, onların Tanrı`nın parçaları olmaları ve sevgiyi artırmaları nedeniyle, aynı zamanda Tanrı sevgisidir. Aleviler bu konuda „Halka hizmet Hakka hizmet“ derler.



„Hakla Hak olmak“; sorumluluk üstlenmeyi, sevgi üretmeyi, insanlar arasında barışı korumayı ve düşmanlıkları barışa çevirmeyi gerektirmektedir. Ancak tarih bize; dinlerin barışı korumadıkları ve sık sık savaşlara alet olduklarını göstermektedir. Dinlerin temel görevleri, dünyanın bir çok yöresinde artan şiddete karşı insanları sürekli uyarmaları ve barışa hizmet eden pratik adımları atmalarıdır.



Bu konu alanında; öğrencilere “Ne, ne zaman ve niçin yapılmalıdır?” bağlantısı kurularak sorumluluk duygusu verilmelidir. Sorumluluk; insanların birlikte barış içinde yaşamaları için, kişisel ve toplumsal hak, adalet ve özgürlüklerin korunması için yerine getirilmelidir.



2.4 Konu ve öğrenme alanları: Konulara genel bakış



İçerik yönünden dört konu alanı ders konularının belirlenmesinde belirleyici olmaktadır.



Konuları somut olarak belirlemek için aşağıdaki öğrenme düzeyleri ile konu alanları (2.1 e bakınız) birbirleri ile ilişkilendirilmelidir.



• Dış görüntü/kalıp algılamak ve tarif etmek

• Duygusallık alanı hissetmek ve ifade etmek

• Akıl yolu ile kavrama sormak ve incelemek

• Ruhani alan anlamı tanımak ve hedef seçmek



Alevilik öğretisinin işlendiği dört konu alanı (2.3) öğrenme-öğretme teorisine uygun olarak bu öğrenme düzeyi ile öğrenme pratiğini (derslerin içeriğini) oluşturmaktadır.

Alevilikte, öğrenme düzeyine; „su ve kaynağı“ anlatımı örnek verilebilir:



• Kaynaktan çıkan ve duyu organlarımızla algıladığımız su (dış görüntü),

• Güzel sesleri ile insana rahatlık vererek akan su (duygusallık alanı),

• Yönlendirilerek dağıtılan ve tarımda üretim yaptıran su (akıl yolu ile kavrama),

• Bir gölle ya da denizle birleşen su (manevi/ ruhani alan).



Suyun dönüşümünü tamamlamak için, buharlaşarak yeniden yeryüzüne yağmur olarak yağdığını ve belirli bir süre sonra aynı kaynaktan çıkmaya başladığını „sonsuz dönüşüm“ olarak adlandırıyoruz. Aynen, aslından gelen ve belirli bir süre yeryüzünde yaşadıktan sonra yeniden Hak`ka dönen „can“ örneği gibi. Yunus Emre (Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil)“ demiştir.



Dört ana konu alanının ve dört öğrenme düzeyinin ilişkilendirilmesi sonucu; karşımıza konuların analizini ve yapısını kolaylaştırıcı bir „çizelge“ ortaya çıkmaktadır.

Bu çizelge; her konuya içerik yönünden farklı bakmayı ve karışık içerikleri birbirinden ayırmayı ve birbiriyle olan bağlarını her an görmemizi sağlamaktadır.























Ders Ünitelerinin analizi ve değerlendirmesine yönelik çizelge



(Ünitenin adı)



insanın doğaya (yaratılış), teknik gelişmeye ve geçmişe olan ilişkisi

Konu alanı 1



insanın diğer insanlara olan ilişkisi







Konu alanı 2

insanın kendine olan ilişkisi









Konu alanı 3

insanın Tanrıya ve inançlara olan ilişkisi







Konu alanı 4



Dış görüntü/kalıp

algılamak

tarif etmek

Konuya bakış

(alt konu)



Konuya bakış



Konuya bakış



Konuya bakış



Duygusallık alanı

Hissetmek, dile getirmek

Konuya bakış



Konuya bakış



Konuya bakış



Konuya bakış





Akıl yolu ile kavrama

Soru sormak,

incelemek

Konuya bakış



Konuya bakış



Konuya bakış



Konuya bakış





Ruhani alan

Anlamını kavramak,

Amaç belirlemek

Konuya bakış



Konuya bakış



Konuya bakış



Konuya bakış





Bu çizelge dersler kapsamında işlenecek kapasiteden çok daha fazla bakış olanakları vermektedir. Bu nedenle ders pratiğinde konulara bakışlar derslerin kapsamına uygun olarak ve öğrencilerin algılama yeteneklerine bağlı olarak seçilmelidir. Bu konuda 3.5 bölümünde bilgiler verilmekte ve öneriler yapılmaktadır.





3. Konu merkezli yaklaşım ve dersin bölümleri



3.1 Konu merkezli yaklaşım



Alevilik derslerinde içerik, ana konulara göre sistemli bir şekilde ayrılır. Bu şekilde, öğrencilerin Alevi öğretisini, uygulamasını ve yakın çevrelerindeki gelenekleri kavramaya yarayacak ilişki ve etkileşim ağları oluşturulur.



Burada konuların seçiminde izlenen amaç, çok boyutlu değerleri ve kavramları değişik perspektiflerden bakarak, öğrencilere açık uçlu sorularla öğrenmeye yöneltici pedagojik ivmeler kazandırmaktır. Konular ne kadar çok, öğrencilerin yaşam çevrelerinden ve ilgi alanlarından seçilirse o kadar çok öğrencileri sarar ve onlara haz verir.

Bu bağlamda, bir ritual (musahiplik töreni) ya da bir yapıt (örneğin cem evi) tek başına bir konuyu oluşturmaz. Bu durumda; didaktik sorularla ve perspektiflerle ilişkilendirilmelidir. Örneğin, konunun adı, cem evi yerine anlamlı ve önemli yapıt: cem evi şeklinde genişletilmelidir.



Alevilik derslerinde konu merkezli yaklaşımdan amaç;



• Yukarıda açıklanan yapıya uygun olarak seçilen bir yaşamsal durumu bilinçli olarak seçilmiş sorularla ve bakış açısından ele alarak ve öğrencilerin katılımını sağlayarak konunun belirlenmesidir; (konu adı)



• Dersin, öğrenme yönelik yönlendirici sorularla ve öğrencilerin gözlemleriyle konuların bir sistemli bir yapıya kavuşmasını sağlamaktır; (konu ünitesi ya da ders ünitesinin belirlenmesi);



• Böylesi bir ders ünitesinin zaman dilimlerine ayrılarak ve kendi içinde zaman sıralaması belirlenerek işlenmesidir – (zaman dilimlerine ve alt başlıklarına uygun ders saatleri dizisi);



• Ders saatleri dizinden; zaman ve içerik boyutları ile bir ders saatini ele alarak yapısını belirlemektir- (ders saati);



• Her ders saatinin başında, konu ünitesine (soru ya da hipotez olarak) anlamı ve bağlantıları ortaya koymak ve ders saati sonunda yeniden çıkış noktasına bağlantı kurmaktır.



3.2 Dersin Bölümleri



İlkokullarda, Alevilik dersleri, 28 ders (konu) ünitesinden (TE) oluşmaktadır.



Bu belirlenen ünitelerin, ön görülen çerçevede derslerde işlenmesi gerekir. Bir ders yılında belirlenen konu ünitelerinin sırası, öğrenim koşullarına uygun olarak değiştirilebilir.



Konu ünitelerinde, içerik bakımından farklı alanlara ağırlık verilmiştir. Konu ünitelerinde üç ana alan ilişkilendirilmiştir:



• Bazı konu ünitesinde öğrencilerin günlük yaşantılarındaki örneklerde, Alevi öğretisinin temel öğelerinin varlığı ortaya konulur.

Alan: İnsan (yaşanan ve algılanan yakın çevre)



• Bir çok konu ünitesinde Alevilik inancına ilişkin bilgilerden yola çıkarak bunların günlük yaşamdaki belirti ve görüntüleri ortaya konulur.

Alan: Yol (inanç bilgisi)



• Bazı konu ünitelerinde ise günlük yaşamla, Aleviliğin yaşam biçimi iç içedir.

Alan: Mekan ve düzen (görevler, manevi ortam ve görenekler)



Bu üç ayrı alanın derslerde ilişkilendirilmesi; Alevilik derslerinin, öğrencilerin günlük yaşamları ve ilgileri ile Alevi öğretisini bir bütün olarak ele almayı ve öğrencilere yaşantılarında doğrudan kullanabilecekleri somut bilgileri ortaya çıkarmayı öngörmektedir.



Bu ilişkilendirme prensibi hem tüm öğrenim planı için hem de tek tek konu üniteleri için geçerlidir. Alevilik derslerinde, hem öğrencilerin yaşamlarını dikkate almayan sadece teorik bilgiler, hem de Aleviliği dikkate almayan sadece sosyal ve etik bilgiler vermekten kaçınılmalıdır.



3.2 . ALEVİLİK DERSLERİ DERS ÜNİTELERİ



(1-4 sınıflar için)













insan

mekan(yuva)/düzen

yol



1. sınıf 1.“Birbirimizi tanıyoruz“ – Diğer derslerle birlikte proje çalışması

2. „ailem“ 3. „cem evi- önemli bir mekan “ 4. „yol izlemek“



5.“Hak Muhammed Ali yolu“



6. „Yetiş! – ya Hızır“



Önemli gün

Yönlendirici bakış: 7. Önemli günleri kutluyoruz. “Hz. Ali`nin doğum günü- Nevruz“

görmek ve merak etmek



2. Sınıf 8. „Ben ve başkaları - komşuluk“



9. „oyunla öğrenmek ve öğrenerek oynamak“ 10. „Semah“



11. „ben ve bedenim“

12. „Allah evreni ve yaşamı nasıl yarattı?“

„Yaradılanı severiz

Yaradandan ötürü“



13. „Hacı Bektas ve doğa sevgisi



Önemli gün

Yönlendirici bakış 14. Önemli günleri kutluyoruz. “ Hacı Bektaş Şenlikleri“

öğrenmek ve yenilik yapmak



3. Sınıf 15. „yardım etmek ve yardım istemek“

16.“ Muharrem: oruç ve anmak“

17. „ Lokma“

18. „Ehl-i Beyt“

19. „üzüntü ve sevinç

20. „12 İmam“



Önemli gün

Yönlendirici bakış 21. Önemli günleri kutluyoruz “ Aşure“

yardım etmek ve güçlendirmek



4. Sınıf 22. „başkalarının hakkına saygı“



23. „kuralsız oyun olmaz“

24. „anlaşmazlık ve uzlaşma“ 25. „Yolumuzu öğreniyoruz -Cem“



26. „12 hizmet“



27. „İnançlar arası diyalog- Müslümanlar-Hıristiyanlar ve Museviler







Önemli gün

Yönlendirici bakış 28. Önemli günleri birlikte kutluyoruz: “Hıdırellez ve Paskalya“

paylaşmak ve katılmak





Burada her sınıf için verilen konular, o sınıfta işlenmeli, ancak gerekli görüldüğünde konu sıralaması değiştirilebilir. Özellikle Alevilikteki önemli günler, o yıldaki tarihlere uygun olarak işlenebilir.



3.4 Yönlendirici prensipler



Her sınıf için belirlenen konu ünitelerinde öğrenciler, somut açılardan yönlendirilirler:



• 1. sınıf: görmek ve merak uyandırmak

• 2. sınıf: öğrenmek ve yenilik yapmak

• 3. sınıf: yardım etmek ve güçlendirmek

• 4. sınıf: paylaşmak ve katılmak.



Bu yönlendirici eylemler, çocukların öğrenme ve kavrama yetenekleri ile birlikte derslerin içeriğinin hazırlanışında dikkate alınır. Sınıflar için farklı farklı belirlenmiş bu eylemler; ders saatlerinin içeriğin konu ünitelerinin içinden seçiminde de önemli bir kolaylık getirmektedir. Bundan başka bu eylemler, öğrencilerin deneyimlerini ve yaşam koşullarını içerdikleri için ders ünitelerinde kendi başlarına da içerik olarak işlenebileceklerdir.



3.5 Ders (konu) ünitelerinin didaktik yapıları (TE)



Her ders ünitesi, 2.3 de belirtilen konu alanlarına ve 2.4 de anlatılan öğrenme düzeylerine uygun olarak kurgulanır. Böylece her ders (konu) ünitesi, 16 ayrı konu perspektifine ya da alt konulara ayrıştırılmış olur. Bu 16 ayrı alt konuların işlenmesine ilişkin bu ders planında bilgiler verilmiştir.



3.5.1 Konular ve alt konuların ders planındaki durumları



Her ders ünitesinde belirlenen 16 alt konu, öğretmenler için bağlayıcı olmayıp dersin akışı ve yöntemine ilişkin yol gösterici olarak düşünülmüştür. Öğretmenler ders planı ekinde verilen bu alt konuları; geliştirebilirler, ekler yapabilir ve yeni varyasyonlar ekleyebilirler. Bu türlü ekler ya da varyasyonlar her sınıf için öngörülen içeriklere ve 3.4. de belirtilen yönlendirici eylemlere uygun olmalıdır.



Bazı bilgiler ve kavramlar, birden fazla ders ünitesinde ve hatta bir ders ünitesinde birden fazla alt konu olarak ele alınmaktadır. Her konuya bakış (alt konu) içeriği, sadece konu çizelgesindeki yeri ile sınırlı değildir. Her alt başlık (her konu ünitesinde toplam 16 alt konu var), bulunduğu koordinatlara göre yani konu alanlarına (insan-doğa, insan-insan, insan-kendisi, insan-Tanrı) ve öğrenme düzeylerine (dış görüntü, duygusallık, akılla kavrama, ruhani alanı) göre değişik anlamlar kazanır.

Her alt konuda verilmiş olan sözcükler, kavramlar ve adlar (WBN) 28 ders ünitesinin her birinde bağlayıcı olarak belirtilmiştir.





3.5.2 Sınıflara göre öğrenme alanları



Aşağıdaki 28 konu ünitesi, derslerin hazırlığı için gerekli olan plan çizelgesi olarak algılanmalıdır. Bu ünitelerde her konuya ilişkin, 5-6 ders saatini kapsayacak